22 Mayıs 2013 Çarşamba
Der Himmel Über Berlin (win wenders)
"çocuk çocukken kollarını sallayarak yürürdü.
derenin ırmak olmasını isterdi
ırmağında sel, su birikintisinin de deniz olmasını,
çocuk çocukken çocuk olduğunu bilmezdi.
her şey yaşam doluydu ve tüm yaşam birdi.
çocuk çocukken hiçbir şey hakkında fikri yoktu.
bağdaş kurup otururdu sonra koşmaya başlardı.
saçının bir tutamı hiç yatmazdı
ve fotoğraf çektirirken poz vermezdi..."
Peter Handke'nin bu enfes şiiriyle girer Der Himmel Über Berlin. Baş rolde insan olabilmek için dünyevi bir aşk arayışı içerisine giren bir melek, bir sirk artistinin özlemleri ve bölünmüş Berlin.
Berlin böyle kazındı aklıma bölünmüş ve uzun yüksek duvarlar, sadece yanından geçtiğin arkasını göremediğin bir duvardan ibaret şehir ”Berlin’ de kaybolmak imkansızdır, çünkü her zaman duvarı bulursun”
solyeig’in “çok yalnızdım ama hiç tek başıma yaşamadım” sözü anlatır aslında yalnızlıkla tek başınalığın farkını hele Bölünmüşlük hissi için duvar gibi somut bir nesne varken imgeler pek bir zavallı kalır. İlk 72 dk siyah beyaz izlediğin film renkli sekanslarla devam edince de insan olmak yaşamak ne güzelmiş demekten de geri kalmazsın. Bir filmle anlarsın şehrin, içinde yaşadığı insanların ruhunu tüttürdüğünü. Sadece şehir değil, insanlarda bölünmüş ,yalnız, yabancı.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder